FuRKann 9.Seviye Üye
Mesaj Sayısı : 349 Kent Puanı : 55015882 Rep puanı : 90 Rep Gücü : Kayıt tarihi : 09/09/10
| Konu: Battlefield: Bad Company 2 C.tesi Eyl. 11, 2010 4:16 pm | |
| Battlefield: Bad Company 2
KATEGORİ : FPS, Aksion ÜRETİCİ FİRMA : [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] YAYINCI FİRMA : [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] OYUNUN SİTESİ : [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] HANGİ OYUNA BENZİYOR? : Modern Warfare 2, Bad Company SİSTEM GEREKSİNİMLERİ : Windows XP, Core 2 Duo 2.0GHz,2GB RAM, GeForce 7800 GT / ATI X1900, 256 MB VRAM, 10 GB Boş Harddisk Alanı YAZAR : [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] YAYIN TARİHİ : 5.3.2010
Devamı: [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] FPS oyunları dendiğinde bir zamanlar akıllara en önce Electronic Arts ve onun oyunları (özellikle Medal of Honor ve Battlefield) gelirdi. Fakat son yıllarda EA bu alandaki tacını yitirdi. Özellikle COD: Modern Warfare 2 ile Activision’ın oyun sektöründeki tüm rekorları alt üst etmesi, bir zamanlar MOH serisinin COD serisini geride bıraktığı gerçeğini de düşünürsek, EA’e bir hayli dokundu ve firmayı yeniden ateşledi. Doğal olarak bu rekabet de biz oyun severlere yaradı. Modern Warfare 2’nin asıl rakibi şu an yapım aşamasında olan yeni Medal of Honor oyunu ancak EA’deki üst düzey bazı yöneticiler Bad Company 2’nin MW 2’yi tahtından edeceğini ileri sürüyorlardı. Bakalım bu iddialarında ne kadar haklılar.
Çoğu kişi DICE’ı multiplayer oyunlarındaki ustalığıyla tanır. Ancak sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim, DICE Bad Company 2’de bizlere sunduğu single player seçeneği ile multiplayer alanındaki başarılı performansına bir hayli yaklaşıyor.
BC 2’Yİ MW2 ile kıyaslamak aslında biraz yanlış. İkisi de FPS oyunu ancak MW 2’deki savaş atmosferi çok daha yoğun bir şekilde oyuncuya yansıtılıyor. Hatta savımı biraz daha ilerleterek BC 2’nin savaş temalı bir oyun olmadığını da söyleyebilirim. Oyunda 4 kişilik bir ekibin üyesi olan Marlowe’u yönetiyoruz ve oyun boyunca Aurora adındaki gizli bir silahın peşinden gidiyoruz. Evet BC 2’nin senaryosu bundan ibaret, doğrusu senaryoyu fazla etkileyici bulmadım, hatta bana biraz da klişe geldi.
BC 2 baskın bir senaryoya sahip olmamasına karşın grafik, ses, aksiyon ve özellikle çevre etkileşimi ile üst düzey bir oyun olduğunu bizlere ispatlıyor. Özellikle çevre etkileşimi dedim çünkü oyundaki gördüğünüz hemen her yapıyı yerle bir edebiliyorsunuz. İlk oyunda da bu “yıkılabilir çevre” özelliği mevcuttu ancak gelişen teknoloji ile birlikte BC 2’de bu sistem gerçekten harika bir şekilde uygulanıyor. Bir bina dolusu düşmanı artık tek tek öldürmeye çalışmanıza gerek yok. Binaya birkaç bomba fırlatın ve yapıyı onların başına yıkın. Yıkılabilir çevre Red Faction: Guerilla’da da vardı ancak BC 2 bu konuda kendinden önceki oyunlara göre açık ara önde.
Yıkılabilir çevre tasarımının çatışma anlarında size yararı olduğu gibi, sizi oldukça zor anlarda da bırakabiliyor. Örneğin bir duvarın arkasına sinmiş çatışıyorsunuz, ancak bir süre sonra bir bakmışsınız siper aldığınız duvar yıkılmış gitmiş. Bu bakımdan BC 2’de bizleri zorlu anların beklediğini söyleyebiliriz.
BC 2 grafikleri ve çevre tasarımlarıyla da oyuncuları kendine hayran bırakmaya hazır bir görünüm sergiliyor. Görevlerimiz ormanlık ve karlı arazilerle çöllerde geçiyor ve doğrusu bu tür çevreler oyunun grafiklerindeki kaliteyi açık bir şekilde görmemizi sağlıyor. Son derece başarılı doku kaplamaları bunun yanında göze son derece hoş gelen gölgelendirmeler, ışık huzmeleri, patlama anında çevrede oluşan toz duman kümeleri, yangın efektleri ve çok daha fazlası. BC 2’ye grafiksel olarak yapılacak tek eleştiri, o da görsel anlamda, düşman çeşitliliğinin bir hayli az olması. Yüzleri gözükmeyen düşmanlara bir şey demiyorum ancak, yüzleri birbiriyle aynı olan düşmanlar, hatta birebir aynı giyimli olan düşmanlar oyun boyunca çok gözüme battı. Oyundaki düşmanlarımıza biraz daha geniş bir yelpaze tanınabilirdi, topu topu 3-4 tip düşmanla oyun boyunca mücadele etmek, yineliyorum, görsellik açısından biraz can sıkıcı ve açıkçası BC 2 gibi bir oyuna da pek yakışmamış.
BC 2’nin bir diğer altın bileşeni ise oyundaki ses efektleri. Çevredeki binaların yıkılırken çıkardığı sesler, yakınınızda bir bomba patladığında oluşan geçici duyma bozukluğu ve karakter seslendirmeleri son derece başarılı.
Devamı: [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Oyunun bize sunduğu silah çeşitliliği içinse ayrı bir parantez açmak gerek. Oyunda kaç çeşit silah olduğunu saymadım ancak aşağı yukarı 15 çeşit silah var. Oyunda maalesef yanımızda, bıçağı saymazsak, 2 çeşit silah taşıyabiliyoruz, genelde taramalı tüfeklerde bomba atar özelliği de bulunuyor. Bunun haricinde oyunda el bombası, bozuka gibi patlayıcılar da kullanabiliyoruz. Görevlerde mermi ihtiyacımızı cephaneliklerden karşıladığımız gibi, silahlarımızı da değiştirme şansımız oluyor. Öldürdüğümüz düşmanların silahlarını alabileceğimiz gibi, bazı belirli noktalardan o ana kadar oyunda açtığımız silahları seçerek de kullanabiliyoruz. BC 2’deki bir an olsun dinmek bilmeyen silah sesleri bizleri oyunun atmosferine çok daha iyi adapte ediyor. Ayrıca silahlardaki ses vurgusu da çok iyi ayarlanmış ve tatmin edici bir seviyede.
BC 2 ilk anda düz bir FPS oyunuymuş gibi gözükse de oyunda araç kullanabiliyor olmamız ve de oyun boyunca yaptığımız değişik eylemler oyunu bu tek düzelikten kurtarıyor. Örneğin oyunda çok kısa bir süre de olsa Sam Fisher’cılık oynuyoruz. Gözcülük yapan bir askere sessizce arkadan yaklaşıp işini hızlıca bitiriyoruz. Başka bir görevde ise helikopterden yaptığımız saldırıyla düşman askerlerini doğduklarına pişman ediyoruz. Oyunda kullanabildiğimiz araç sayısı da silahlarda olduğu gibi oldukça geniş bir yelpazeye sahip. Kar motoru, cip ve daha birçok kara aracının yanında helikopter ya da tekne gibi, oyunlarda pek kullanmaya alışık olmadığımız araçlar da kullanabiliyoruz.
BC 2 ile MW 2’nin aksiyon açısından kafa kafaya gittiğini söyleyebiliriz. Beklenmedik ve ani saldırılar düzenleyen düşmanlarınız doğa koşullarını oldukça lehlerine çevirmiş bir görünüm içerisindeler. Özellikle ormanlık arazilerde dolaşırken adımlarınıza dikkat etmenizi öneririm çünkü ormanlar bubi tuzaklarıyla dolu. Bunun yanında doğa renklerine göre kamuflaj elbiselerine bürünmüş düşmanlarınız da zaman zaman size sıkıntı yaratabilir. BC 2’nin yapay zeka bakımından da ilk oyundan önde olduğunu görebiliyoruz, ancak karşınızda öyle üstün zekalı düşmanlar beklemeyin. Bazen önünüze atlayıp sizi fark etmeyebiliyorlar ama size karşı el bombası gibi patlayıcılar kullanarak arkasına siper aldığınız yerleri yıkacak kadar da zekiler.
BC 2’de 4 kişiden oluşan bir ekipte bulunduğumuzu belirtmiştik. Yani bu ekibin diğer 3 üyesini yapay zeka yönetiyor manasına geliyor. Yapay zekanın bu hususta da oldukça başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Grup elemanları çatışma anlarında oldukça aktif gözüküyorlar. Sağa sola dağılıp uygun açıları yakalıyorlar, düşmanla sürekli bir çatışma içerisindeler, ayrıca da ölümsüzler. Aslında bu durum oyunun zevkini biraz kaçırabilirdi. Çünkü ölümsüz ve oldukça faal 3 kişi, düşündüğümüzde sizin çatışmaya girmenize bile gerek kalmaz, onlar her şeyi sizin yerinize hallederler. Neyse ki DICE bize böyle bir zevksizlik yaşatmamış. Ekipteki arkadaşlarımız çatışmalarda çok aktifler ancak bir o kadar da başarısızlar. Bir sıcak temas anında özellikle işi onlara bıraktım ancak aşağı yukarı 5 dakikada 6 kişilik bir düşman grubundan tek bir kişiyi bile öldüremediler ve iş yine başa düştü. Yani bu açıdan yapay zeka her ne kadar aktif gözükse de oyundaki asıl eylemi daima siz yürütüyorsunuz.
Oyundaki görevlerimiz boyunca sürekli bir tedirginlik içerisindeyiz. Az önce de belirttiğimiz gibi düşmanlarımızın nereden çıkacakları belli değil, bunun yanında oyunda, gerçekçiliğe uygun olarak, çok kolay ölüyoruz. 5-6 saniye yoğun ateş altında kaldığınızda işiniz bitiyor. Tabi böyle kötü bir durumla da karşılaşmamak için sürekli temkinli bir şekilde ilerlememiz gerekiyor. BC 2’de kullanılan sağlık sistemi artık her oyunda görmeye alışık olduğumuz birkaç saniye bekle ve düzel sistemi. Ancak bu iş o kadar da kolay değil. Bu anlarda da yıkılabilir çevre dizaynının dezavantajını yaşıyorsunuz. Özellikle bazukayla yapılan üst üste 2 saldırıda siper almış olsanız dahi kurtulma ihtimaliniz bir hayli zayıf, çünkü büyük ihtimal oluşacak patlama siper aldığınız yapıyı yıkmakla kalmayıp size de zarar verecektir.
Devamı: [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] BC 2’nin asıl ön plana çıktığı husus ise beklenildiği gibi oyunun multiplayer kısmı. Oyun bizlere derin, içerisinde kıran kırana mücadeleler barındıran ve eğlenceli bir multiplayer deneyimi sunuyor. Helikopterler, tanklar, hatta jet skiler kısacası oyundaki tüm araçlar ekibinizin başarısı için sizin emriniz altında.
BC 2’deki multiplayer modları bizlere birbirinden farklı deneyimler sunuyor. Örneğin Squad Deathmatch modunda 4 kişiden oluşan 4 ekibin birbiri ile olan mücadelesine katılabilirken, isterseniz klasik bölge hakimiyeti moduna benzeyen Rush’ta Comm-stationları savunabilir ya da onlara saldırı düzenleyen ekipteki yerinizi alabilirsiniz. Bunların dışında bayrak kapma modu Conquest ve kıran zorlu mücadelelerin yaşandığı Squad Rush modu da sizleri bir hayli oyalayacaktır.
Soğuk ve karlı ya da ormanlık arazilerde vereceğiniz bu mücadelelerde sizleri oldukça geniş haritalar bekliyor. Bunun yanında unlock ve bonus sistemlerinin de multiplayer modda bulunması sizi bu moda daha da bağlayacaktır. Kazandığınız puanlarla yeni silahları açabilir, araçlara ve silahlarınıza çeşitli parçalar ekleyebilirsiniz.
EKSİLER Bad Company 2 sizleri özellikle kontrollerdeki eksiklikleri ile oynanış hususunda zorlayabilir. Bu tür yüksek tempolu oyunları oynarken hızlı hareket etmeli, bunun yanında oldukça hareketli de olmalıyız. Ancak BC 2’de hızlı koşarken nedense sağa sola doğru koşamıyoruz. Bu durum beni gerçekten zaman zaman zorladı. Yapımcıların neden böyle ufak bir ayrıntıdan kaçındıklarını anlamak ise güç.
Günümüz oyunlarında karakterimizin 3 temel eylemi vardır. Zıplama, eğilme ve yere yatma. Ancak nedense BC 2’de yere yatılmıyor ve bunun zorluğunu çatışma anlarında, özellikle de eğildiğiniz halde kafanızın siper üstünde kaldığı anlarda anlıyorsunuz. Normalde bu fonksiyondan çoğu oyuncu yararlanmaz, ancak yazının başından beri belirttiğimiz yıkılabilir çevre sistemi normalde bulunması gereken bu özelliğin önemini de arttırıyor.
Bir oyunun olmazsa olmaz parçalarından biri de o oyunun müzikleridir. Gerektiğinde bizi gaz verirler, uygun anda da duygulaşmamızı sağlarlar… Ancak maalesef, neden bilmiyorum, BC 2’de pek fazla müziğe rastlamıyoruz. Çatılmalarda sadece silah ve patlama sesleri bize eşlik ediyor. Ara videolarda arka fona öylesine konulmuş ezgiler dışında, oyunda müzik namına pek bir şeyden bahsedemiyoruz.
BC 2’yi single player modu için oynamayı düşünenlere oyunun hikaye modunun 5-6 saatte tamamlandığını söyleyeyim. Anlaşılan BC 2 MW 2 ile her alanda rekabete girişmiş durumda(!). Senaryo modlarının kısa olması hikayeyi dağıtmamak adına iyi bir şey olsa da, aşağı yukarı bir oyunu 2 yıl beklediğimizi düşünürsek, bitirilmesi yarım günümüzü bile almayan oyunlarla karşılaşmak biraz moral bozucu, ancak BC 2’ye bu konuda biraz tolerans tanıyabiliriz.
SON SÖZLER Sanırım BC 2’yi alın hemen bitirin, ardından multiplayerına gömülün gibi klişe önerilerde bulunmama gerek yok. Oyunun kalitesi ortada. Çıtası çok yüksekte ve o çıtaya ulaşabilen bir oyun. Senaryosu biraz daha iyi kurgulansaymış o çıtayı geçebilirmiş de ancak şu haliyle bile oldukça tatmin edici. Güzel oyunlu günler…
Devamı: [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
| |
|